2016 aktif konular listesi

AÖF Derslerimi geçtim mi? Kaldım mı?

  • anadolu



AÖF sınav sonuçları açıklandı.AÖF öğrencilerinin ise merak ettikleri pek çok soru var.AÖF Derslerimi geçtim mi? Kaldım mı? Bunu öğrenmenin kolay bir yolu var var mı? AÖF'de akademik yetersizlik uyarısı aldım şimdi ne yapacağım? AÖF akademik yetersizlik uyarısı ne anlama geliyor? AÖF'de tekrar kaldım!Şimdi ne olacak? AÖF'de tekrar uyarısı aldım!Bu ne anlama gelmektedir? İşte merak edilen soruların cevapları..

AHMED-İ ŞAMLU VE Şİ’R-İ SEPîD

  • elif

I. Hayatı ve Şiiri

21 Azer 1304 hş./12 Aralık 1925 tarihinde Tahran’da dünyaya gelen Ahmed-i Şamlû, bir subay olan babasının görevi nedeniyle çocukluk dönemini başta Zahidan ve Meşhed olmak üzere kuzeydoğu ve güneydoğu İran’da geçirdi. Orta öğrenimini programlı bir şekilde yürütemeyen Şamlû liseyi Tahran’da tamamladı. [1]

FARS EDEBİYATINDA TASAVVUF KONULU KAHRAMANLIK ANLATILARI

  • elif

Günümüzde araştırmacıların önemli bir kısmı, tasavvufun kökenleri ve temel dayanaklarının ne Hindistan ve ne de Yeni Eflatun felsefesinden alınmadığı, birçok özelliğinin eski İran yöresel mistik anlayışlarından beslendiği kanısındadırlar. Tasavvufun temelinin gerçekte ruhun ilahi kaynağından ayrılması ve her zaman o ayrıldığı yere şiddetli dönme arzusuyla yaşadığı ve sonuçta da onda fenaya erişmeği yok olmayı istediği felsefesinden oluşmaktadır. Mevlana’nın, Mesnevî’nin ilk beyitlerinde anlatmak istediği de budur:[1]

Dinle, bu ney nasıl şikayet ediyor,

Ayrılıkları nasıl anlatıyor:

Beni kamışlıktan kestiklerinden beri,

Feryadımdan erkek kadın herkes inledi.

Aslından uzak düşen kişi,

Yine vuslat zamanını arar durur. [2]

ESKİ İRANDA DİNLER VE DİNSEL İNANIŞLAR II

  • elif

2. Maniheizm
Mani ve dininin ortaya çıkışı, Sasanîler döneminin en büyük ve en önemli dinsel gelişmeleri arasında yer alır. Bu dinin kurucusu Mani, Arsak hanedanına mensup soylu bir aile­nin çocuğudur. Babası Patik, Hemedan’dan Babil’e göç etmiş, burada başkent Stesifon/Medayin’de Sabiî mezhebine girmiştir. Bu olaydan az bir zaman sonra yani MS. 216 yılında Babil’in kuzeyinde yakınlarında bir köyde Mani dünyaya geldi. Mani, hiç şüphesiz dinî öğreniminde bu gnostik mezhepten çok etkilenmiştir. Maniheist edebiyatta açıklanan onun öğretisiyle Sabiî öğretisi arasında çok benzerlikler vardır. Mani çok genç yaşında (12 yaşlarında) gizlice Sabi mezhebinden ayrılarak kendi yolunu tutmuştur. Mani inanışı III. Yüzyılın ilk yarısında tarftar toplamaya ve genişlemeğe başlamıştır. [1]

ESKİ İRANDA DİNLER VE DİNSEL İNANIŞLAR I

  • elif

Günümüze kadar yapılmış arkeolojik araştırma verileri, bazı Hint-Avrupa kavimlerinin milattan 3.000 yıl öncelerde dünyanın değişik coğrafyalarına yayılmaya başladıklarını ve Asya’nın geniş topraklarında yerleşik hayata geçtiklerini göstermektedir. Birtakım araştırmacılar bu yayılma ve yerleşim merkezlerinin Kuzey Kafkasya olduğu kanısını taşırlarken bazıları da, bu kavimler için belli bir merkezden söz etmeden, Hint-İran kavimlerinin, Hint-Avrupa ailesinin batı kolundan olduğu tezini ileri sürerler. Buna göre; Batıdaki Hint-Avrupalılar, milattan 3.000 yıl önce Yenisei ırmağının yukarısındaki topraklarda, ormanlık bölgelerin üst kesimlerinde yaşamaktadırlar. Bu halkların medeniyetlerinden günümüze sadece kayalıklarda oymuş oldukları mezarları kalmıştır. Bu mezarların bir kısmı tek tek, bazıları da grup mezarlar halindedir.

FEYİZ

  • elif

“Feyz”, çoğulu “fuyûz”, “efyâz”: “suyun çokluğundan dolayı çay gibi taşıp akması, akacak kadar çoğalması; suyun artarak akması; yukarıdan aşağıya doğru akış; ırmağın dolu dolu akması; kabın dolması; sırların artık saklanamayacak kadar çoğalması, birinin sırları içerisinde saklayamayıp dışarı vurması; ölmek, ruhu teslim etmek; sırrın açığa çıkması ve yayılması; haberin yaygınlaşması; gözyaşının akması; mecazî olarak: cömertlik, bahşiş, karşılıksız verme; lütuf; çoğalma, akan gür su; hızlı giden at” gibi anlamlarda kullanılan bir kelimedir. Aynı kökten “istîfâz: haberin yayılması”, “müstefîz: yayılmış haber” anlamlarını ifade eder.

İRAN MİTOLOJİSİ

  • elif

I. Giriş
Mitleri, doğuşlarını ve anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim dalı olan mitoloji; bir ulusa, bir dine ve uygarlığa ait mitleri konu alır. Bir bakıma eski çağlarda yaşamış insanların doğa olayları, sosyal ilişkileri ve dinî inanışlarına bakış açılarının yorumlanması olarak nitelenen mitoloji, sözcük anlamı olarak “efsane bilimi” yani ilkel insanlar ve insan üstü varlıkların başından geçen masalsı olayların incelenip anlatılmasıdır. Her ulusun mitolojisi; o ulusun tarihi, çeşitli efsaneleri, destanları, kahramanlık öyküleri, inanç sistemleri, tanrıları, insanları, masalları ve söylencelerini barındırır. Mitoloji, hayalî bir anlatım içine, hayallerde yer etmiş yarı tanrılar ve kahramanların hikayelerini de katan ve ilk çağlar, daha doğrusu arkaik bir zaman türüne, tarihsel zaman ötesindeki başlangıç zamanına dayanan bir hikaye anlatım biçimidir.

ZERDÜŞT’ÜN KUTSAL KİTABI AVESTA

  • elif

1. AVESTA

Bilge tanrı Ahuramazda’nın İran peygamberi Zerdüşt’e vahyettiği Avesta, İran dilleri ve edebiyatlarının en eski ve en önemli eseridir. Arapların İran’ı ele geçirmelerinden önceki dönemlerde İran’ın resmî devlet dini olan Zerdüştîlik kutsal dinî metinler mecmuası olarak (MÖ. VII. yüzyıl) elimize ulaşmıştır. İran’ın Araplar tarafından ele geçirilmesi (21/642) ve sonra da İran topraklarında İslâm dininin hızla yayılmasının ardından eski dinin inanırları, inançlarını daha özgür ortamlarda yaşamak için zorunlu olarak başka birtakım coğrafyalara giderlerken, İranlı Zerdüşt inanırlarının önemli bir kısmı da Hindistan’a göç etti. Günümüzde de varlıklarını sürdürmekte olan, inanışlarını yaşayarak koruyan ve bugüne kadar getiren Hindistan’daki Zerdüşt inanırları, sınırları belli bir dinî grup oluştururlar. [1]

ZERDÜŞT VE ÖĞRETİSİ

  • elif

1. Zerdüşt

Zerdüşt’ün (Grekçe: “Zoroaster”) reformunu belli bir zaman içine yerleştirmek zordur. Doğu İran’da bir bölgede yaşamış olan Zerdüşt, esasında bir reformcudur. Zerdüşt’ün esas mesajı, daha önceki dinsel tecrübeye birçok şekilde muhaliftir: Zerdüşt, kanlı kurban­ları ve panteonun total bir değişimini öneren “haoma” uygulamasını red­dederek “monoteist” ve “düalist” olmuş, yeni dinin evrimi daha sonra karakter değiştirmek suretiyle genel olarak Zerdüştlük/Zoroastrizm adını almıştır. [1]

İRAN MİLLÎ ŞAİRİ FİRDEVSÎ VE ŞÂHNÂME’Sİ

  • elif

1. Ebu’l-Kâsım-i Firdevsî

2. Şâhnâme

2.1. Şâhnâme’nin Kaynakları

2.1.1. Avestâ

2.1.2. Hudâynâme

2.1.3. Firdevsî’den önce yazılan Şâhnâmeler

2.2. Şâhnâme’nin yazımı

2.3. Şâhnâme’nin Sultan Mahmud’a sunulması:

2.4. Şâhnâme’nin içeriği

2.5. Şâhnâme’nin belli başlı baskıları

2.6. Şâhnâme ve çevirileri

2.7. Firdevsî’den sonra Şâhnâme yazımı



1. Ebu’l-Kâsım-i Firdevsî (Ö. 411/1020)

İran’ın en büyük şairlerinden biri, İran millî tarihî, mllî rivayetleri ve kahramanlık anlatılarını sözlü rivayetlerden derleyerek yazıya aktarmasından dolayı “İran millî şairi” olarak kabul edilen Hekîm Ebu’l-Kâsım Mansûr b. Hasan Firdevsî, Samanîler’in henüz Buhârâ merkezli egemenliklerini sürdürdükleri 329/940 yılında Tûs şehrine bağlı Taberân kasabasının Bâj[1] köyünde dünyaya geldi. Bir köylü çocuğu olan Firdevsî’nin babasının Tûs ırmağından ayrılan Âbrâhe Çayı kenarında bir dihkân/çiftlik sahibi olduğu bilinmektedir. [2]